Son güncelleme 3 Mayıs 2024 - 01:57
29 Kas 2019 İlhan KARAÇAY, Köşe Yazarları, Manşet, Manşet Yanı, Röportaj, Sürmanşet 1
Bu ayın başlarında, Avrupa’da yayınlanan Hürriyet’in Hafta Sonu ekinde, 26 yıl önce vefat eden Hulusi Kentmen hakkında yayınlanan bir röportajı okudum.
Gizem Coşkunarda’nın röportajında, rahmetlinin torunu Melek Kentmen’in dedesi hakkında yazdığı kitaptan söz ediliyor.
Herkes gibi torun Melek de, ‘Dünyalar iyisi Hulusi baba’yı anlatıyor.
Ölmeden önce kendisiyle uzun uzun sohbet ettiğim Hulusi Kentmen’nin gerçekten iyi bir insan olduğundan hiç şüphe etmiyorum. Ama torununun da anlattığı gibi, gerçek yaşamında çok sert bir insan olduğunu da bilmek lazım.
Ben şahsen, daha önce yazdığım ‘Ahiret’e Göç eden ünlü dostlar’ dizisinde yer verdiğim rahmetli ile ilgili bazı iddiaları dile getirmiştim. Rahmetlinin, askerliği sırasında bir dönem Cezaevi müdürlüğü yaptığından söz etmiştim.
Aşağıda sizlere yeniden sunacağım eski yazımda çok açık yazamamıştım. Rahmetli hakkında, ‘Çok gaddar ve falakacı’iddiaları vardı. Bu iddiaları bizzat ben, mağdur olduklarını söyleyenlerden duymuştum.
Kentmen hakkında daha önce neler yazılmış olduğunu öğrenmek için Google’de bir arama yaptım. 2 yıl önce Özgür Doğan rahmetli ile ilgili bir röportaj yayınlamış. Damla Karakuş da 20 Aralık 2018’de bir röportaj yayınlamış. Hiç birinde, rahmetlinin Kasımpaşa Camialtı Askeri Cezaevi’nde komutanlık yaptığını yazmamış. Belli ki bilmiyorlardı. Ama merhumun askerliği 1961 yılında bıraktığı yazılmış. Yanlış bilgi tabii. Zira bizzat şahsım kendisiyle 1962 yılında karşılaşmıştım.
O zamanlar cereyan etmişse, kendilerini mağdur diye tanımlayanların haklarını da vermek için, o iddiaları yazmanın da doğru olduğuna inanarak yazımı yineliyorum.
Yıl 1962. Yer, Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi. Askerliğimi yaparken geçirdiğim bir bunalım nedeniyle, bu hastanenin Asabiye Servisi’ne yatırılmıştım.
Hastanenin hemen yanında askeri hapishane vardı. Malumunuzdur, hapisaneye düşenler hemen hastaneye getirilir ve müşahede altına alınırdı. Hapishaneden gelenlerle yaptığım sohbetler sırasında Hulusi Kentmen adını çok duydum. Merhum hakkında söylenenleri burada anlatmaktan imtina ederek, Sami Mert Eğilmez’in web sayfasındaki ifadelerini aktarmakla yetineceğim:
‘1911 yılında Bulgaristan’da dünyaya gelen Hulusi Kentmen, 1942’de sinema oyunculuğuna adımını atmıştır. Bugüne kadar 231 filmde rol alan Kentmen, çizdiği sevecen, iyi kalpli ve otoriter rolleriyle halkın her kesimi tarafından sevilmiştir. Polis ve hakim karakterleriyle rol aldığı filmlerde adaletin iyi yüzünü, zengin bir iş adamını canlandırmış, otoritenin simgesi olmuştur. Pos bıyıklarıyla bir neslin dedesi kadar sevdiği Kentmen, çevresinde de her zaman sevgi dolu kalbiyle tanınırdı.
Hulusi Kentmen, sinema oyunculuğuna atılmadan önce bir süre orduda deniz kuvvetlerinde astsubaylık yapmıştır.
Ama efsane oyuncunun gerçek mesleği cezaevinde dirliği ve düzeni sağlamaktan sorumlu olan gardiyanlıktır.’
Hastane günlerimden birinde, o zaman Galatasaray’da oynayan Uğur ve Telat askerlik muayenesi için hastaneye gelmişlerdi.
Onlara yardım için koridorlardaydım. Tam o sırada Hulusi Kentmen’in de orada olduğunu öğrendim. Duyduklarımdan ötürü çok kızmış olduğum Kentmen’e bir sürpriz yapmalıydım. ‘Horozun oğlu Hulusiiiiii ‘ diye bağırdığım zaman kendisi de şaşırmıştı. ‘ Kim ulan bu’ gibisinden üzerime gelmeye başlayınca kulağına fısıldandı: ‘Aman ha, çok asabidir’. Hulusi Kentmen o an çark etti ve ‘Gel bakyım oğlum’ diye yanaştı ve beni kucakladı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
O sevilmeyen sert adama sempati duydum.
Yıllar sonra, Hulisi kentmen’i Müslüm Gürses kadrosuyla Hollanda’ya getirdim. Hengelo’daki konser sırasında kuliste sordum O’na. ‘Hulusi baba sen beni tanımadın değil mi?’ Yanıt açıktı. ‘ Nasıl tanımam canım. İlhan Karaçay’ı tanımayan mı var?’
Hatırlatmaya çalıştım: ‘Yıl 1962, Kasımpaşa Askeri deniz Hastanesinde biri sana Horozun oğlu Hulisiiiii diye bağırmıştı.’ Kentmen’in yanıtı: ‘Hatırlamam mı yaaaa. Zır delinin tekiydi.’
‘İşte o zır deli bendim Hulusi baba’ deyince o da çok şaşırdı.
Hoş, ben zır deli değildim ama, Hulusi babada o intibayı bırakmışım.
Ben de hapisane yaşamına değinmiştim Hulusi babanın. Bana Hengelo’da uzun uzun anlattı. Meslek icabı mahkumlara karşı yumuşak davranılmaması zorunluluğundan söz etmişti.
Beyaz perdenin en iyi babası, asıl mesleğninin en sert adamı, Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Hulusi Kentmen, 20 Aralık 1993’te İstanbul’da hayatını kaybetti.
Allah rahmet eylesin !!!
Sizlere, dün Hürriyet’te yayınlanan Gizem Coşkunarda’nın röportajını da sunuyorum
Gizem Coşkunarda
Melek Kentmen’in; dedesi Hulusi Kentmen’i anlattığı kitap raflarda… Efsanevi oyuncunun hayatına dair bilinmeyenleri gün yüzüne çıkaran kitabı konuşmak için torun Kentmen’le buluştuk: “Her şeyin göze hitap edenini severdi. Küsmesi meşhurdu. Hayatta bildiği ve çok önemsediği tek şey çalışmaktı.”
Dedeniz hakkında kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?
– Yazmayı hep severdim ama karaladıklarımı birilerine okutmaya utanıyordum. Eğitim almaya karar verdim ve üç yıl Erbulak Evi’ne gittim. Sonra da, ‘İlk kitabım dedemi anlatmalı’ dedim. “Sanatçılar ölmez” sözünden yola çıkarak dede-torun karşı karşıya oturduk. Kitapta ben soruyorum, dedem yanıtlıyor. Eski fotoğrafları yorumluyor. Ve Yeşilçam’dan arkadaşları onunla olan anılarını anlatıyor.
Hulusi Kentmen, Refika Hanım’la 1938’de astsubay olduğu dönemde evlendi. Maddi durumları izin vermediği için Refika Hanım gelinlik giyemedi. 40 sene sonra Hulusi Kentmen bir sürpriz evlilik yıldönümü hazırladı ve düğün gibi bir gece organize etti, Refika Hanım’a da gelinlik giydirdi. O gece çekilen bu fotoğrafta (solda) Hulusi Kentmen torunu Melek Kentmen’le birlikte…
Dedenizle rol alan birçok isim hayatta değil artık. Kimlerle görüştünüz?
– Türker İnanoğlu, Müjdat Gezen, Mahmut Cevher, Ümit Efekan, Ömer Başıbüyük gibi isimlerle görüştüm. Tabii kitapta yorumları eksik kalan kişiler de oldu. Filiz Akın ve Ediz Hun yok mesela. Bir devam kitabı hazırlamayı düşünüyorum, inşallah onda onlarla da bir araya gelebilirim.
Kimlerle sık görüşürdü Hulusi Kentmen?
– Tarık Akan’ı hatırlıyorum; Zeki Alasya, Metin Akpınar da yakın dostlarındandı. Ben çocuk olduğum için bana sıradan geliyordu her şey. Farkında değildim içinde bulunduğum ortamın.
Adile Naşit’i gördünüz mü?
– Evet, o da gelirdi evimize. Çok ciddi bir kadındı. Bir gün annem, babam ve dedem yemeğe gittik. Adile Naşit de bizimle birlikteydi. Bir büyük rakıyı sek doldurarak tek başına içmişti. Ayağa kalktığında ne olacak diye düşünüyordum ama sallanmadı bile.
Dedeniz nasıl bir insandı? Tonton bir dede miydi?
– Uzun yıllar aynı evde yaşadık. Çok tontondu ama ben ona ‘siz’ diye hitap ederdim. Babam da öyle… Aslında ona kimse ‘sen’ diyemezdi, herkes saygı gösterirdi. Sabahları seti olsun olmasın mutlaka tıraşını olur, parfümünü sıkardı. Her şeyin göze hitap edenini severdi. Asker olmanın verdiği disiplin de var tabii… Hiç boş durmazdı, hep çok çalışırdı. Sette çalışan işçileri gözlemlermiş; kim yemek yedi, kim parasını aldı, kim mutlu, kim mutsuz diye. Onu anlatan herkes “Sette bir ağırlığı vardı, oyuncuların babasıydı, onun olduğu yerde hır gür çıkamazdı” diyor.
Çalışmadığı zamanlarda neler yapardı?
– Altunizade’de bahçeli bir evi vardı. Emlak Bank’tan 10 yıllık kredi almıştı. O parayla tüm detaylarını kendisinin çizdiği, eşyalarına kadar her şeyini kendisinin tasarladığı bir ev yaptı. Bahçeyle uğraşmayı çok severdi. Bir garajı vardı, içinde otomobil tamircisindeki tüm aletler bulunurdu. Hiç durmazdı, hayatta bildiği ve çok önemsediği tek şey çalışmaktı.
Otoriter miydi?
– Kavga edemezdiniz, söyleyeceğini söylerdi, olay da orada biterdi. Konuyu uzatmazdı ama küserdi hemen. Küsmesi meşhurdu.
Çabuk barışır mıydı peki?
– Evet, hemen unuturdu. Bir defasında annem bakla seviyor diye bütün bahçeye bakla ektirmiş ve sürekli babaanneme, “Bakla pişir, gelin seviyor” dermiş. Aslında annem bakla sevmezmiş ama nedense bu dedemin aklında öyle kalmış. Bir gün babaannem, “Hulusi, kız bakla sevmiyor, zorla yediriyoruz” demiş. Dedem çok bozulmuş; hem ikisine de küsmüş hem de bütün baklaları söküp atmış.
Şimdiye kıyasla çok film çekseler de çok daha az kazanıyordu Yeşilçam oyuncuları. Hulusi Kentmen rahat yaşadı mı?
– Dedem tutumluydu. Doğru yatırımlar yapıp ölene kadar refah içinde yaşadı. Türk sinemasındaki erotik furyaya kadar da çalıştı. O dönem kendi isteğiyle bıraktı.
Sizi sinemaya yönlendirmek istemedi mi?
– Aslında bir defasında babamdan izin istemiş. Torunu rolünde bir çocuğa ihtiyaç varmış. Kendi torunumla bir anı olsun demiş ama babam izin vermemiş. O da sözü geçen biri olmasına rağmen babamı ezmemiş.
Dedenizi Türkiye’yle paylaşmak nasıl bir duygu?
– Küçükken Hulusi Kentmen’in torunu olduğumu söyleyemezdim. Hava atmak gibi gelirdi, utanırdım. Şimdi soyadımı duyanlar, “Akrabalığınız var mı” diye soruyor, gururla, “Torunuyum” diyorum. Gülümsüyor ve mutlaka güzel şeyler söylüyorlar. Herkesin evinden biri gibi gördüğü bir adamın torunu olmak müthiş bir şey! Kitapta da dedemi ve herkesin dedesini anlatmaya çalıştım.
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 1 Mayıs işçi bayramında grevdeki Mersen işçilerini ziyaret etti. Konuyla ilgili bakanlığa soru […]
İflah Olmaz İyimserlerin Eğitim’de Alternatif Yolculuğu Devam Ediyor… Kurulduğu günden itibaren çocuk haklarını hayata geçiren, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik […]
Rekabet Kurulunun 26.07.2023 tarihli ve 23-34/644-M sayılı kararıyla Adana, Antalya ve Gaziantep illerinde faaliyet gösteren oto galerilerin 4054 sayılı Rekabetin […]
Mot Grup Bilişim Limited Şirketi’nin yeniden satıcılarının satış fiyatlarını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
İstanbul’un 11 bin 500 noktasında internet erişim hizmeti İBB WiFi’da kota sınırlaması kalktı. İstanbullular artık Türkiye’nin en büyük ücretsiz internet […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen’e tebrik ziyaretinde bulundu. “Belediyelerimizde, değişim sürecinde dikkat etmemiz gereken çok […]
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) […]
TÜRK-İŞ tarafından bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlaması Bursa’da yapıldı. Haberi Paylaşabilirsiniz sevgili emekçi kardeş Konfederasyona […]
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz Prof. Dr. Ata Atun Bir dönemin ağızlardan düşmeyen cümlesiydi bu. Arkalarını Atlantik İttifakına ve Hristiyan dünyasına […]
Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, 3. mutluluk reçetesini de yazdı Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev […]
29 Nis 2024 0
Uluslarararası Strateji Uzmanı Başkanı Şener Mengene,...17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...02 May 2024 0
İstanbul’da binlerce konut inşa eden İMC Turizm İnşaat, Edremit Körfezi’nde ilk projesini Burhaniye Ören Ayaklı mevkisinde ‘Şefika Hanım Evleri’ projesini […]
Hu|ûsî KENTMEN’in Kasımpaşa da ki Asker’Iik yaptığı, Kuzey Deniz Saha KomutanIığı Askerî Cezâ ve Tutuk Evi MűdűrIűğű’nde l999\2OOO’de,Asker oIarak görev yapmıştım.Hu|ûsî KENTMEN’in bura’da asker’Iik yaptığını őğren¡nce çok şaşırdım.