Son güncelleme 5 Mayıs 2024 - 01:38
09 Eki 2019 Köşe Yazarları, Manşet, Süleyman Pekin, Sürmanşet 1
Türkiye’de milliyetçilik pek bilinmez hatta çoğu zaman yanlış bilinir. Tıpkı Kuran’da yol, çizgi olarak bildirilen Sırat’ın din adamları ve halk arasında genellikle ‘köprü’ olarak algılanması gibi. Özal’ın kategorize ettiği meşhur 4 eğilimin 2’si milliyetçiliği ırkçılık, kafatasçılık olarak kodlar; İslamcı cenah ve sol/sosyalist kadrolar.
Oysa milliyetçilik bir aidiyettir, bir millete mensubiyet. Ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına” ortak duygudaşlıkla aynı kültürel gen havuzundan müşterek bir devlet çıkarabildiğinden dolayı “Türk Milleti denilir”. Günde 40 kez Fâtiha’da ‘sırat-ı müstakim’ yani istikamet yolu, dosdoğru bir çizgi deseniz de kıldan ince ve kılıçtan keskin bir köprü meraklısı olanlar namaz – niyaz piyasasına öyle hâkimlerdir ki Allah’ın dediği adeta hükümsüzleşir.
Bu zamana kadar gördüğüm milliyetçiliğe ve milliyetçilere fikrî olarak karşı duranlar milliyeti ve millet tarifini kana, ırka göre yapmaya yeltenenler. Sorsan herkes millet; Laz milleti, Kürt milleti, Zaza milleti, Çerkez milleti, Boşnak milleti, Gürcü milleti ilh. Etnisite de denilen alt kimlikleri millet yaptığınızda; 1-Türkiye’nin kuruluş ilkelerini anlamamış oluyorsunuz, 2-Anayasaya göre bölücülük suçu işliyorsunuz.
Dışarıda bir yerde Kürdistan diye bir organizasyonun varlığı ancak buradaki Kürt kökenli unsurları ayrı bir millet olarak tariflersen ilgi çeker. Veya Bosna-Hersek, Gürcistan, Romanya, Abhazya, Osetya, Arnavutluk, Arabistan, Çerkezya, Çeçenya gibi yerlerin varlığı bizdeki isimdaş unsurlar için elbette bir bağdır fakat birincil bağ Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığıdır, büyük Türk Milletinin parçası olmaktır.
Yukarıda adı geçen unsurları ismi geçmeyen bazı unsurlarla akademik açıdan tarihsel arkaplanda ele alsam bir sürü kan ve ırk bağı bulurum ama derdim o değil. Türk Kültürüne mensubiyeti Millet olmanın temeli olarak addedenler olarak Çingeneyi benden Roman adı altında ayırmaya çalışanlara karşı birlik – bütünlük mücadelesi vermedeyiz.
Bu noktadan hareketle Kocaeli – Sakarya Havzasının meşhur tanışma sorusu “Ne milletsin?” baştan itibaren gömleğin yanlış iliklenmesine sebep olmakta ve sonra Millî Görüş’ün “Sen ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diye levha asarsan onlar da ‘Ne mutlu Kürdüm der” veya Sosyalist Enternasyonal meraklılarının Kürtlük, Çerkezlik, Gürcülük güzellemelerine dönüşmektedir. Millet tarifi pasta tarifi değildir.
Bu uzun girizgâhtan sonra Türkiye’deki Gürcü kökenliler için isim ve dil benzerliğinden başka bir anlam ifade etmeyen Gürcistan Emperyalizminin gizliden gizliye 83 milyonluk birleşik bir kitleyi AB-ABD, Rusya, Suud, Yunanistan, Ermenistan, Barzanî – Talabanî, PKK-PYD vb. gibi minimize etme / parçalama çalışmalarına tıpkı öbürleri gibi müsamaha gösterilmemesi elzemdir. Lazlık ayrı bir şeydir, dışarıda Lazistan ismiyle var olan bir yapının Türkiye düşmanlığı ayrı bir şeydir. Türkiye içinde bu düşmanlık temelinde gizli-açık yada örtülü dernek vesair teşekküller varsa Devlet bununla anayasal suç kapsamında mücadele etmeli, göz yummamalıdır.
Gürcistan’la NATO şemsiyesi ve Kapitalist Bloktaki stratejik ortaklığımız, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı gibi ticarî ilişkilerimiz ayrıdır; Türkiye’nin iç işlerine karışmak sayılacak gizli ajandaları işletmek ve Türkiye’nin garantörlüğündeki Acara Özerk Cumhuriyeti’nin tüm işleyişini hukuk tanımaksızın değiştirmek ayrıdır. 2004’te Acara lideri Aslan Abaşidze’yi baskılarla yurt dışına kaçırtan, evini yakıp mallarını müsadere eden, ardından bizim Batum Vilayetimizin şimdiki adı olan Acarya’nın başta bayrağı ve dini olmak üzere tüm özerk yani yarı bağımsız yapısını tahrip eden bir zihniyete müsamaha bile suçtur.
Türkiye hem Aslan Abaşidze’ye sahip çıkmadı hem de 2008’deki Rusya – Gürcistan Savaşı’nda yanlış safta yer aldı. Merak eden o yılın 13 Eylülünde yazdığımız “Abhazya ve Osetya Yetmez Acarya’yı da Tanımalıyız” yazımıza bakabilir.
**************************************************************************************************************************************************************
“Övemem, kendi yaşamının seyircisisin. Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek.”
Olup olmadığını anlayamadığımız Türk Dış Politikası Irak’tan sonra Gürcistan’da da çuvalladı. Neredeyse son 10 yılın özeti; çuval.
Soros Baba’nın Çiftliği mensuplarından Şaakaşvili’nin uçan süpürgesine 73 milyonluk Türkiye’yi bindirme çabalarına son zamanlarda diplomasi başarısı diyoruz.
Allah hiçbir milleti, liderinin ciğeri beş para etmez oluşunun canlı yayınla servis edilmesiyle cezalandırmasın. ‘İmaj her şeydir’ reklamları iyidir, hoştur ama tüm foyalar yağmura kadar oyalar.
İsteyene buradan bedava kitaplık dersler çıkar ama huzurumuz kaçar. Yine de meraklısına notlar kabilinden:
1– Gürcistan, Amerikan saçması fanatik ve şoven bir lider tarafından yönetilmektedir.
2 – Bu lider, Türkiye’nin 1921’den beri garantörlüğündeki Acaristan’ın özerkliğini tankla tüfekle kaldırma yoluna gitmiştir.
3 – Acaristan Özerk Devlet Başkanı Aslan Abaşidze Türkiye’den yardım istemiş, yüzüne bile bakılmadığından Moskova’ya sığınmıştır.
4 – Acaristan’daki Müslüman Gürcüleri zorla Hıristiyanlaştırma politikası uygulanmaktadır. İslamnüfusunun tarihinde ilk kez bölgede % 50’nin altına düştüğü söylenmektedir.
5 – Acara Gürcüleri Ağaçeri Türkleri olup dil haricinde Hıristiyan Gürcülerle (Kartvel) hiçbir yakınlıkları yoktur. Gürcistan’ın yanında savaşmaktan bahseden bazı dernekler – eğer gaflet içinde değilse – kendi kendine ihanet içindedir.
6 – Türkiye derhal Abhazya’yı ve Osetya’yı tanımalıdır. Artı, Acarya’nın özerkliğine müdahaleyi hukuken suç sayıp 1921 Kars Antlaşması’nın verdiği garantörlük hakkını kullanarak, Rusya’yla birlikte bağımsızlığını talep etmelidir.
7 – Türkiye Cumhuriyeti kendi içinde milyonlarca Gürcü, Abhaz ve Oset kökenli vatandaşlarının sesine kulak vermeli ve isteklerini kendi isteği saymalıdır.
8 – Türkiye, tanıdığı Kafkas ülkelerine karşılık olarak KKTC’nin tanınmasını istemelidir. Eğer Kuzey Kıbrıs’ın Güney’e terki politikası sona erdirilmek isteniyorsa.
9 – KKTC, Abhazya ve Osetya’yı resmen tanımalı, hatta diplomatik temsilcilik açarak mütekabiliyet talep etmelidir.
10 – İslam Konferansı Örgütü, hem yeni Müslüman devletlere hem de şiddetli misyonerlik baskısı altındaki Batum ve Ahıska Müslümanlarına sahip çıkmalıdır.
11 – Türkiye’deki ılımlı İslamcı (!) iktidar; Irak’taki ve Gürcistan’daki Müslümanlık aleyhindeki – dini terminolojiye göre – kâfir yanlısı politikalarına son vermelidir. Hiç yoktan Karadeniz’i peşkeş çekmemelidir.
12 – Allah’ın ipi yerine Amerika’nın ipine sarılanlar Al-i İmran 103’ü acilen hatırlamalıdırlar.
13 Eylül 2008
Yazar: Süleyman Pekin
Kaynak: Kocaeli Aydınlar Ocağı
İlgili Link: http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazi.aspx?ID=542
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, beyaz et ihracatının yasaklanmasına yönelik basın açıklaması düzenledi. Sarıbal, […]
Alpay’dan AİHM kararlarına rağmen hapiste tutulanlar başta olmak üzere af çağrısı yaptı Milliyetçi Sol Parti Genel Başkanı Hüseyin Alpay, “genel […]
İl valisi Seddar Yavuz, Hıdırellez Bayramı Kutlama Mesajı Yayınladı. Vali Vali Yavuz Mesajında; Hıdırellez Bayramı soğuk kış günlerinden sonra baharın […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 1 Mayıs işçi bayramında grevdeki Mersen işçilerini ziyaret etti. Konuyla ilgili bakanlığa soru […]
İflah Olmaz İyimserlerin Eğitim’de Alternatif Yolculuğu Devam Ediyor… Kurulduğu günden itibaren çocuk haklarını hayata geçiren, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik […]
Rekabet Kurulunun 26.07.2023 tarihli ve 23-34/644-M sayılı kararıyla Adana, Antalya ve Gaziantep illerinde faaliyet gösteren oto galerilerin 4054 sayılı Rekabetin […]
Mot Grup Bilişim Limited Şirketi’nin yeniden satıcılarının satış fiyatlarını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
İstanbul’un 11 bin 500 noktasında internet erişim hizmeti İBB WiFi’da kota sınırlaması kalktı. İstanbullular artık Türkiye’nin en büyük ücretsiz internet […]
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen’e tebrik ziyaretinde bulundu. “Belediyelerimizde, değişim sürecinde dikkat etmemiz gereken çok […]
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) […]
29 Nis 2024 0
Uluslarararası Strateji Uzmanı Başkanı Şener Mengene,...17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 May 2024 0
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, beyaz et ihracatının yasaklanmasına yönelik basın açıklaması düzenledi. Sarıbal, […]
Abhazya ve Osetya Yetmez Acarya’yı da Tanımalıyız
“Övemem, kendi yaşamının seyircisisin. Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek.”
Olup olmadığını anlayamadığımız Türk Dış Politikası Irak’tan sonra Gürcistan’da da çuvalladı. Neredeyse son 10 yılın özeti; çuval.
Soros Baba’nın Çiftliği mensuplarından Şaakaşvili’nin uçan süpürgesine 73 milyonluk Türkiye’yi bindirme çabalarına son zamanlarda diplomasi başarısı diyoruz.
Allah hiçbir milleti, liderinin ciğeri beş para etmez oluşunun canlı yayınla servis edilmesiyle cezalandırmasın. ‘İmaj her şeydir’ reklamları iyidir, hoştur ama tüm foyalar yağmura kadar oyalar.
İsteyene buradan bedava kitaplık dersler çıkar ama huzurumuz kaçar. Yine de meraklısına notlar kabilinden:
1– Gürcistan, Amerikan saçması fanatik ve şoven bir lider tarafından yönetilmektedir.
2 – Bu lider, Türkiye’nin 1921’den beri garantörlüğündeki Acaristan’ın özerkliğini tankla tüfekle kaldırma yoluna gitmiştir.
3 – Acaristan Özerk Devlet Başkanı Aslan Abaşidze Türkiye’den yardım istemiş, yüzüne bile bakılmadığından Moskova’ya sığınmıştır.
4 – Acaristan’daki Müslüman Gürcüleri zorla Hıristiyanlaştırma politikası uygulanmaktadır. İslam nüfusunun tarihinde ilk kez bölgede % 50’nin altına düştüğü söylenmektedir.
5 – Acara Gürcüleri Ağaçeri Türkleri olup dil haricinde Hıristiyan Gürcülerle (Kartvel) hiçbir yakınlıkları yoktur. Gürcistan’ın yanında savaşmaktan bahseden bazı dernekler – eğer gaflet içinde değilse – kendi kendine ihanet içindedir.
6 – Türkiye derhal Abhazya’yı ve Osetya’yı tanımalıdır. Artı, Acarya’nın özerkliğine müdahaleyi hukuken suç sayıp 1921 Kars Antlaşması’nın verdiği garantörlük hakkını kullanarak, Rusya’yla birlikte bağımsızlığını talep etmelidir.
7 – Türkiye Cumhuriyeti kendi içinde milyonlarca Gürcü, Abhaz ve Oset kökenli vatandaşlarının sesine kulak vermeli ve isteklerini kendi isteği saymalıdır.
8 – Türkiye, tanıdığı Kafkas ülkelerine karşılık olarak KKTC’nin tanınmasını istemelidir. Eğer Kuzey Kıbrıs’ın Güney’e terki politikası sona erdirilmek isteniyorsa.
9 – KKTC, Abhazya ve Osetya’yı resmen tanımalı, hatta diplomatik temsilcilik açarak mütekabiliyet talep etmelidir.
10 – İslam Konferansı Örgütü, hem yeni Müslüman devletlere hem de şiddetli misyonerlik baskısı altındaki Batum ve Ahıska Müslümanlarına sahip çıkmalıdır.
11 – Türkiye’deki ılımlı İslamcı (!) iktidar; Irak’taki ve Gürcistan’daki Müslümanlık aleyhindeki – dini terminolojiye göre – kâfir yanlısı politikalarına son vermelidir. Hiç yoktan Karadeniz’i peşkeş çekmemelidir.
12 – Allah’ın ipi yerine Amerika’nın ipine sarılanlar Al-i İmran 103’ü acilen hatırlamalıdırlar.
13 Eylül 2008